Bu siteyi kullanarak Gizlilik Politikası'nı ve Kullanım Şartları'nı kabul etmiş olursunuz.
Kabul et
HayrendişHayrendişHayrendiş
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
      • Öyküler
      • Şiirler
      • Hatıralar
      • Mesajlar
      • Sözler
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
      • Tarihi Mekanlar
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Arama
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Okunuyor: Belki de Çektiğim Tüm Sancılar Var Olma Mücadelesiydi
Paylaş
Bildirimler Daha fazla göster
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
HayrendişHayrendiş
Yazı Tipi Yeniden BoyutlandırıcıAa
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Arama
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlar
  • Kategoriler
    • Aile
    • Araştırma
    • Bilim & Kurgu
    • Bilişim & Teknoloji
    • Biyografi
    • Sevgi & Aşk
    • Çeşitli Bilgiler
    • Çocuk
    • Denemeler
    • Edebiyat
    • Eğitim
    • Felsefe
    • Finans
    • Genel
    • Gezi
    • Güncel
    • Günlük
    • Hayvanlar Alemi
    • Hukuk
    • İlahiyat
    • İş ve Meslek
    • Kişisel Gelişim
    • Kitap & Dergi
    • Kültür & Sanat
    • Maneviyat
    • Motivasyon
    • Müzik
    • Nostalji
    • Psikoloji
    • Sağlık
    • Sevgi & Aşk
    • Sosyoloji
    • Spor
    • Tarih
    • TV & Sinema
    • Yaşam
    • Yemek & Mutfak
  • Okuma Listem
    • Okuma Geçmişi
    • İlgi Alanları
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
Hayrendiş > Kişisel Gelişim > Belki de Çektiğim Tüm Sancılar Var Olma Mücadelesiydi
Kişisel Gelişim

Belki de Çektiğim Tüm Sancılar Var Olma Mücadelesiydi

Sabahat Akın
Sabahat Akın
Yayınlanma 17 Mayıs 2025
63 Görüntüleme
Yorum yapılmamış
Paylaş
9 Dak. Okuma
Paylaş

Bir varoluşun mücadelesi içinde, kusarak arınmaya başladım. Her öğürmede bir el düştü boğazımdan. Kimilerini arzu ederek, kimilerini büyük bir heyecanla, kimilerini sevgiyle, kimilerini mecburiyetten almıştım ruhumun bedeni olan kalbime… Bazılarının varlığı ruhumu incitse de sımsıkı bir bağla bağlanmıştım. Ama anladım ki bazı duygulara sımsıkı bağlanmak, ilişkiyi ve muhabbeti sürmeye yetmiyormuş. Yüklediğimiz anlamlar ve ruhumuza inşa ettiğimiz insanlar, bir gün yokluklarıyla terbiye ettiklerinde anlıyorsunuz ki, var etmek bir mücadele değil, asıl mücadele var olmaktır kendi debisinde…

Kendi mücadelenizi verirken bu ellerin size ayak bağı olması, belki de en can yakıcı tarafı.

Neden diyorsunuz?

Ben bu insanlara iyilikten, sevgiden, saygıdan ve değer vermekten başka ne yaptım?

Dönüp, bu karanlık zihniyetli insanların arasında hayatın hengamesi, çelmesi, imtihanı yetmiyormuş gibi bir de bu ellere hesap verme ya da gereksiz açıklama derdine gir. Herkesle iyi olayım derken, kendini tüketen bir birey haline geldik. Asıl iyiliği kendimize yapmadığımız sürece hep insanlar tarafından yaralan olacağız. Var olma mücadelesi içinde bir birey olduğumuzu, bizim de hayallerimizin, isteklerimizin, amaçlarımızın, sevgilerimizin olduğunu unutmayalım ve unutturmayalım.

Yoksa her yerden, farklı eller boğazınıza yapışır kalır. Kara bir leke gibi. Sizi sıkan eller ya sizi nefessiz bırakacak ya da siz o elleri gerekirse kırmayı bileceksiniz. Sizi değersizleştiren, sizi aşağı çeken, varlığınızı anlamsızlaştıran tüm zincirleri kırın. Kimseye söylemediğiniz, sadece size ait olan duvarlar kurun kendinize. Ve öyle sağlam inşa edin ki ne yağmurun yağışı sizi sele sürüklesin, ne rüzgarın esintisi sizi dağıtsın, ne kışın soğukluğu işlensin, ne yazın sıcaklığı sizi kurutsun, ne de bir sarsıntı sizi yıksın.

Bu duvarı inşa ederken, her bir tuğlasında korkularınızı, acılarınızı, varlığından rahatsız olduğunuz elleri, size gölge olan suretleri, cesaretinizi kıranları, bencil bakışları, çölleşen ruhları ve boğazınızı sıkan tüm elleri, bu duvar inşa olurken beton yığınlarının içine gömün. Tek tek dizilen tuğlanın her katmanında bir el gömün. Her duvara baktığınızda geçmişin ve suretlerin izini görün ama sonsuz bir sükûtla…

Artık zihninizi, yüreğinizi, kulaklarınızı rahatsız edemeyecek, sağır bir sesten ibaret olacaklar. Emin olun, buna en çok acı çektirdikleri ve bununla haz aldıkları ruhunuz mutlu olacak. Bizler yarayı bedende sanırız, ne büyük bir yanılsama biliyor musunuz? Asıl yarayı ve izlerin yükünü ruhlarımız alıyor. Yoksa beden durduğu yerde. Bu yüzden değil mi, ruhlarımızın hep arayışta olması? Manevi boşluklar, sarsıntılar, eksikler, eksilenler, ulaşılamayanlar ve ulaşılıp sonu hüsran olan bekleyişler…

Zaman, mekan, insanlar değişir. Bu hayatın döngüsü ve kaçınılmaz planı. Siz her yeni olana göre (şehir, mekan, insan) kendinizi değiştiremezsiniz. Çevreye veya insanlara ayak uydurabilmek, onlar gibi düşünüp, onlar gibi davranmak, onlar gibi olmak değildir. Siz olduğunuz gibi kalın. Bırakın bir kere de onlar değişmeye, size ayak uydurmaya çalışsın. Size yön vermek değil, sadece yönü göstermelerine müsaade edin. Kendi sınırlarınız ve ellerin bile aşamayacağı çizgileriniz olsun.

Tabii bu süreçte kendi içinizde kendinizi var edin. Boşlukları kendi varlığınıza değer vererek doldurun. Bir gömleğin düğmelerini açar gibi, çözün ve salın boğazınızı sıkan tüm elleri bedeninize örtü olan gömleğinizin üzerinden. Hatalarınızla, eksikliklerinizle, kusurlarınızla barışık olun. Kimse sizi, sizin sevdiğiniz kadar sevmiyor. Siz kendinizi sevdiğiniz sürece var olabilirsiniz. Sizi yok etmeye çalışan ellere karşı…

İnsanların bakış açılarını değiştirmeye kalkışmayın, değiştiremezsiniz de. Ön yargılardan kaçmayın ama şunu unutmayın ki her sese cevap vermek zorunda olmadığınız gibi, kimseye kendinizi açıklamak zorunda olmadığınızı da bilin ve gerekirse buna istinaden cevap olarak sükût, gerek sözlü ifade edin. Duygularınızı, hislerinizi, düşüncelerinizi açıkça ifade edin. Sizi siz yapan bunlar. Ruhunuzu inşa eden bu duygulardır, unutmayın. Sustukça eksilirsiniz, kabuğunuza çekildikçe sözleriyle sizi aşağı çekip, değersizleştirmek için uğraşır bu kirli eller.

Belki de kirli zihniyetliler desek daha yerinde bir ifade olur. Bir tek eller mi nasırlı?

Ya nasırlaşan zihniyetler!

Kuraklık sadece toprağa mı ait?

Peki, ruhları çoraklaşanlara ne denilmeli?

Adalet, merhametin olmadığı yerde mi aranır?

Peki, adaletin olduğu yerde merhamet aranır mı?

Demem o ki var olmak için sadece merhametli veya sadece adaletli veya sadece acımasız olmak yetmiyor. Her şey bir denge üzerinde kuruluysa, gereken yerde gereken davranışları sergilemek lazım. Adaletsizliğin olduğu yerde susmayın, susturmayın sesleri. Hayatın planlarını unutmayın. Bir gün biri için adalet ararken, bir de bakmışsınız ki hüküm sizin için de kesilmiş ve bu davanın kazananı siz olmuşsunuzdur bir başkasının dosyasında.

Hayatınıza aldığınız insanların arasında kendinizi bir fazlalık olarak görürseniz, var olma mücadelesi içine girersiniz. Siz var olduğunuzu sanırken, aslında günden güne azalarak ve eksilerek hayatınıza yön vermeye, bu şekilde biçimlendirmeye yönelirsiniz. Başta, bu hengamede kendinizi fark etmek zor bir anlama kabiliyeti gerektirse de, durup duraksadığınız zaman anlayacaksınız.

Zihninizi ele geçiren değersiz düşünceler, gereksiz suretlerin sebep olduğu geçmeyen migren nöbetleri, sizi sıkan ellerin göğüs kafesinize bağ kurdukları geçmeyen öksürük nöbetleri ve omzunuza yüklenen bu yüklerin ağırlığı… Kelimelerle izahı namümkün…

Kendi boşluklarınızı kendinizi inşa ederek doldurun. Bazen asıl eksiklik, bedendeki yoksunluklar ya da insanlar değildir. Siz ruhunuzu inşa edin. Var olmak için, eksik eksikle tamamlanmaz. Heybenizdeki yüklerin ağırlığı değil, bazen yokluğun ağırlığıdır sizi bitirmeye ve yok etmeye çalışan. Bunu ayırt edin.

“Ne oldum, nasıl olacak, hayat beni daha nelerle baş etme mücadelesi içinde bırakacak?” düşüncesine kapılmayın. Geleni selamlayın, gidene eyvallah demeyi, yarı yolda bırakanları, terkedilmişliği kabullenip kendinize yeni bir yol inşa edin. Bu yolda, yol da siz olun, yolcu da. Başkalarının menzili olmak ne de onu menziline taşımak zorunda değilsin.

Tek başına merhaba deyip gülümsediğin bu hayata, yine tek başına var olma mücadelesi verebilirsin. Tek geldin, tek gideceksin unutma. Sizi merhametinizden ve vicdanınızdan vurmaya çalışanlara müsaade etmeyin. Sevgiyle kurulmayan tüm bağların bir gün derin bir susuzluğa mahkûm olacağını unutmayın. Kaybetme korkusuyla binlerce kez ölmeyi seçmeyin. Bir canınız ve bir nefesiniz var. Başkaları için nefesinizi kesmeyin.

Sizden gidenler sizi eksiltmez. Aksine sizdeki fazlalıklardır, bunu özünüze dönünce anlayacaksınız. Gereken gerektiği yerde kalır, gidiyorsa oraya ait değildir. Toprağınıza ait olmayan bir çiçeği büyütemezsiniz. Mücadeleniz sadece soldurmaya ve öldürmeye yarayacaktır. Yapmayın, boşa emek israfı.

Kendi içinde defalarca sancı çekebilirsin. Yokluklar bir yasa dönüşebilir. Ama unutma;

Gebe olmadığın sürece düşük yapmayacaksın. (Karnında taşıdığın kimse olmadığı sürece, senden bir parça eksilmeyecek.)

Bedenindeki doğum sancılarının her ıkınması senden çürük bir yanını dışarı akıtacaktır.

Bedenimizden dökülen her kalıntı bizi eksiltmez, bazıları yok olacak ki yeniden inşa olsun.

Bir ilaç bile bir ağrıyı keserken vücudun başka uzuvlarına zarar verebilir. Bu sancılar, bu acılar seni korkutmasın. Çünkü ruhun acıyorsa menzilin ucu görünüyordur, iyileşiyorsundur aldığın yaralardan. Sadece kendi varlığını inşa et, seninle kalanlar sendedir.

Yoksa her doğumun kanı ayrı, fetüsü ayrı, bebeğin eşi ayrı, suyu ayrı ve var olan bedeni ayrıdır. Ama doğum sadece sana bebeğin bedenini bahşederken, diğer bütün unsurlar hiçliğe gömülür, değersiz bir paçavra gibi.

Önemli olan bebektir, geri kalan lâf-ı güzaf’tır. Teferruattır.

Sen de bunu unutma ve yoluna yoldaşlık arıyorsan sana bir “ben” yeter.

Senden gidenler veya eksilenler senin özünü değiştirmez, seni değersiz kılmaz. Kimseye boyun eğme, vicdanına rahatça hesap vermen önemli, ruhunu var edenin varlık sahibi dışında kimsenin huzurunda da secdeye durma.

Unutma:

Sen kendini inşa edemezsen, kimse sana el uzatmaz. Herkesi hak ettiği durakta indireceksin. Ne bir adım fazla, ne bir adım geri. Toprağa istediğiniz kadar kök salın, dallarınızın göğe ulaşmasını arzularsınız.

Ve belki de asıl mesele, bu ikisi arasında dengeyi bulabilmek; hem kök salıp hem de uçabilmektir.

İşte o zaman içimizdeki o sönmez ışık parlayacak, hayatın anlamı ve var oluşumun gerçek anlamı kendini gösterecektir…

Bu Yazarın (Sabahat Akın) Diğer İçerikleri:

Umuda Yolculuk Emeklemeyle Başlar

Ölümün Manifestosu

Kanadı Görünmeyen Bir Kuş’tur “Umut”

Umuda Kelepçe Vurulmaz

Bir Hüzün Cihadıdır Yüreğimde İkamet Eden

ETİKETLER:önerilenlerSabahat AkınSabahat Akın yazılarıvar olmakvaroluş
Bu İçeriği Paylaş
Facebook Whatsapp Whatsapp Bağlantıyı kopyala Yazdır
Tepki Ver
Hayran0
Mutlu0
Üzgün0
Uykulu0
Sinirli0
Şaşkın0
Göz Kırp0
Avatar photo
YazanSabahat Akın
Bağlantılar:
Yazar
Önceki İçerik İki Şehrin Hikayesi
Sonraki İçerik Gaslighting Nedir, İlişkilere Etkisi ve Nasıl Başa Çıkılır?
Yorum yapılmamış Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyal Medya

FacebookBeğen
XTakip Et
InstagramTakip Et
YoutubeAbone Ol

Yeni İçerikler

Bu Şehrin Hafızası Yok
Hasan Danlı
Edebiyat
28 Mayıs 2025
5 Görüntüleme
O İş Senin Bildiğin Gibi Değil
Yunus Emre Kösoğlu
Yaşam
27 Mayıs 2025
9 Görüntüleme
İletişim Çağında İletişimsizlik
Ayşe Ulaş
Kişisel Gelişim
27 Mayıs 2025
7 Görüntüleme
Mevsimlerden Umut ve Yenilik
Harun Fırat Kızılboğa
Denemeler
27 Mayıs 2025
33 Görüntüleme
Hastane Koridorları
Firdevs Daş
Hatıralar
27 Mayıs 2025
19 Görüntüleme

En Çok Yorumlananlar

Minimalizm
Yaşam
Pilav
Hatıralar Öyküler
26 yorum
Aynanın Söylediği
Öyküler
26 yorum
Yorgunuz
Güncel
26 yorum
Her Şey Kendini Tanımakla Başlar
Öyküler
25 yorum

Bunları da beğenebilirsin

Yaşam

İnsan

31 Ağustos 2022
Sağlık

Koruyucu Diş Hekimliği Nedir?

30 Aralık 2023
Hatıralar

Yaşama Kendim Konuştum

25 Mart 2024
TV & Sinema

Truman Show

9 Mayıs 2024
//

Hayatın Lezzeti “Hayrendiş” Olmakta!

Kurumsal

  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim

Hızlı Menü

  • Tüm Gönderiler
  • Bugün Eklenenler
  • Okuma Listem
  • İlgi Alanları
HayrendişHayrendiş
Bizi takip edin
© 2024 Hayrendiş - Sitede yer alan makale, yazı ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına ve Hayrendis.com'a aittir. Kaynak gösterilerek de olsa kullanılamaz. Web Tasarım: YD Web
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Yazarlar
  • Başvuru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
Tekrar Hoş Geldiniz!

Hesabınıza giriş yapın

Username or Email Address
Password

Şifreni mi unuttun?