MEKTUP 1
Sevgili Momo,
Artık çok yoruldum. Bunu sana yazarken bile içimde ağır bir yorgunluk var. Hem yaşamak istiyorum hem de yaşamaktan vazgeçmiş gibiyim. Sanki bir döngünün içinde sıkışıp kalmışım; ne ileri gidebiliyorum ne geri dönebiliyorum. Hep aynı yerdeyim. Değişen hiçbir şey yok. Her şey yoluna girecekmiş gibi görünüyor ama hiçbir şey gerçekten yoluna girmiyor. Girse bile mutlu değilim. İçimde sevinç yok, heyecan yok. Mutsuzluk bile yok artık… Sadece boşluk var.
Hislerim yok, Momo.
Hissedemiyorum.
Mutluluk, sevinç, heyecan, üzüntü, korku… Hiçbiri yok. Kendimi insan değilmişim gibi hissediyorum. Fazlasıyla bıkkınım, fazlasıyla yorgunum. Kalbim atıyor ama ben yaşamıyormuşum gibi. Sisi hayatta olsaydı, bunların hiçbirini yaşamazdık. Keşke ölmeseydi. Keşke hayatta kalsaydı. Onu her gün özlüyorum, Momo. Yokluğu içimde sessiz ama derin bir boşluk gibi duruyor. Bazen onun gibi olmaktan korkuyorum; arkamda bir enkaz bırakmaktan, beni sevenleri yarım bırakmaktan korkuyorum. Sevdiklerimi bir anda ortada bırakmaktan, onları hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorum. Bazen içime ağır bir mutsuzluk çöküyor. Adını koyamadığım bir eksiklik sinsice yerleşiyor içime. Hayat gerçekten de hiç adil değilmiş, Momo. Eskisi gibi heyecanlanmayı özledim. Mutlu olmayı, gülmeyi… Hatta korkmayı bile özledim. Üzülmeyi özledim. Hissetmeyi özledim. Artık beni hiçbir şey heyecanlandırmıyor. Kalbim taştan yapılmış gibi; soğuk, sert ve sessiz. Hiçbir şeye üzülmüyorum, hiçbir şey korkutmuyor beni. Gerçekten insan değilmişim gibi hissediyorum. Oysa insan duygularından ibaret değil midir? Duygular olmadan insan nedir ki?
Neden hissedemiyorum, Momo?
Hislerim nerede?
İnsani duygularım nerede?
Duygularım olmadan ben kimim? Neyim? İnsan görünümlü bir heykel miyim sadece? Eskiden gülerken kırışan dudak kenarlarım vardı; şimdi gözlerimde parlaklık yerine donuk, boş bir bakış var. Yüzüm bile bana yabancı. Ama bedenim her şeyi biliyor. Tırnaklarım kırılıyor, saçlarım dökülüyor, yorgunluk çöküyor üzerime. Bedenim mutluluğu da anlıyor, mutsuzluğu da… Ama ruhum suskun.
Duygularımız olmadan biz kimiz, Momo?
Duygularımı geri istiyorum. Eskisi gibi hissetmek istiyorum. Heyecandan ellerimin terlemesini, kalbimin hızla çarpmasını istiyorum. Paniklemek istiyorum, korkmak istiyorum. Kötü bir şey olduğunda taş gibi donup tepkisiz kalmak istemiyorum artık. Üzülüyorsam gerçekten üzülmek istiyorum; gözlerimden sıcak gözyaşları damla damla aksın istiyorum. Mutluysam, bunu bütün hücrelerimde hissetmek istiyorum. Her şey boş ve anlamsız gelmesin istiyorum. Değer vermek istiyorum. Bir şeyler benim için gerçekten önemli olsun istiyorum. Kısacası, hissetmek ve yeniden insan olmak istiyorum. Heykeller soğuktur, katıdır ve cansızdır, Momo. Sert bir darbede paramparça olurlar. Ben kırılmak istemiyorum. Parçalanmak istemiyorum. Güçlü olmak istiyorum; ama duygusuz değil, duygularıyla güçlenen bir insan olmak istiyorum. Bunun mümkün olduğuna inanmak istiyorum. İnsan, kendini geliştirerek; duygularını bastırmadan, onları tanıyarak ve yaşayarak güçlenebilir. Hayatta kendimiz için yaşıyoruz ve yine kendimiz için yaşamaya devam edeceğiz. Bizi taşa, heykele benzeten yine insanlar olabilir ama biz, ufak bir darbeyle kırılan bir heykel olmak yerine, hissederek yaşayan ve dayanıklı bir insan olmayı seçebiliriz.
Ben bunu seçiyorum, Momo.
Yeniden hissetmeyi…
Yeniden insan olmayı.
Sevgilerimle.
MEKTUP 2
Sevgilim,
Mektubunu defalarca okudum. Her kelimesi içime dokundu. Yorgunluğunu, boşluğunu ve o ağır sessizliği hissettim. Şunu bilmeni isterim: Hissetmediğini sanman, aslında hâlâ ne kadar derinden hissettiğinin bir kanıtı. İnsan, tamamen kopmuş olsaydı bu kadar özleyemezdi. Sisi’nin yokluğu kalbinde büyük bir boşluk açmış. Bu boşluğu inkâr etmiyorsun; bu da senin hâlâ canlı olduğunun işareti. Korkuların, sevdiklerini yarım bırakmaktan çekinmen, geride enkaz bırakmak istememen… Bunların hepsi insan olduğunun kanıtı. Taş kalpli biri bunları düşünmezdi. Bazen kalp kendini korumak için susar. Hisler kaybolmaz; sadece dinlenmeye çekilir. Sen bir heykel değilsin. Kırılmamak için sertleşmiş bir kalpsin sadece. Ve inan bana, o sertliğin altında hâlâ atan, hissedebilen bir kalp var. Kendine yüklenme. Her şeyi hemen hissetmek zorunda değilsin. Küçük bir kıpırtı bile yeter. Bir gün, hiç beklemediğin bir anda, o hisler sana usulca geri dönecek. Ben buradayım. Seni yargılamadan, acele ettirmeden bekliyorum. İnsan olmak, her zaman güçlü hissetmek değildir. Bazen sadece dayanıyor olmak bile yeterlidir. Sen dayanıyorsun. Ve bu, sandığından çok daha büyük bir şey.
Unutma: Hissetmek yeniden mümkün.
Ve sen, buna değecek kadar gerçeksin.
Momo.
















