Psikoloji

Deprem Sonrası Ruh Sağlığı ve Umut Duygusu

0

Deprem… Bu kelimeyi söylerken bile içimizde ne tuhaf hisler oluşuyor değil mi? Korku, kaygı, üzüntü, çaresizlik belki de şaşkınlık.. Ne yazık ki toplum olarak bu duyguları yoğun olarak yaşıyoruz son zamanlarda. Kimimiz endişeli, kimimiz kederli, kimimiz köşeye sıkışmış gibi hissediyor kendini. Ancak deprem sonrası duygumuz ne olursa olsun bizi karşılayan tek bir gerçek var, o da umut.

Umut, insanın zor zamanlarında ayakta kalmasını sağlayacak en önemli histir. Toplumca yaşadığımız bu yas sürecinde geleceğe dair ümit edici duygular içerisinde olmak ruh sağlığı açısından da mühimdir. Bireyin psikolojik sağlamlığını umut duygusu ile beraber pekiştirmesi, kriz yönetimini de daha sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmesini sağlayacak ve böylece toplumsal travmaların aşılması da mümkün olacaktır.

PEKİ, RUH SAĞLIĞIMIZI KORUMAK VE UMUT DUYGUMUZU GÜÇLENDİRMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

  1. Suçluluk Duygusuna Kapılmayın: Evinizde sıcak yemeğinizi yerken, akşam olduğunda yatacak temiz ve güvenli bir yerinizin olduğunu düşünürken, yarın giyeceğiniz elbiselerinizi hazırlarken, sevdiklerinizle konuşurken kendinizi suçlu hissettiğiniz oldu mu? Aslında deprem sonrasında pek çoğumuz temel ihtiyaçlarını karşılarken bile kendini kötü hissediyor, çünkü bu zorlu süreçte temel gereksinimlerine bile ulaşmakta sıkıntılar yaşayan çok sayıda insan olduğu geliyor aklımıza. Ve vicdanımızın acı sesi kendini göstermeye başlıyor. Ancak insanın sürekli bu olumsuz duygu içerisinde kalıp kendini suçlu hissetmesinin ne kendine ne de düşündüğü kişilere faydası var. Aksine bireyin negatif duyguda kalması, kendisini psikolojik anlamda aşağı çekmesine yol açacak ve psikolojik sağlamlığı zedelenecektir. Bunun yerine kişinin kendini olumsuz atmosfere kaptırmadan yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğü kişilere maddi ve manevi destek vermesi psikolojik anlamda kendisine de iyi gelecektir. Birinin iyi oluşuna katkı sağladığını görmek, ruhsal anlamda olumlu bir psikolojik tablo oluşturur.
  2. Yardımlaşma ve Dayanışma Halinde Olun: Kişinin yardıma ihtiyacı olan bir başka kişiye destek olması hem yardım ettiği kişiye hem de kendisine psikolojik anlamda olumlu katkılar sağlar. Ancak bu olumlu etkilerin devamlılığının sağlanması, yapılan yardımların sürekliliği ile de yakından ilişkilidir. Pek çok kişi depremin ardından bir süre yardıma ihtiyacı olan kişilere gerek maddi gerekse manevi anlamda destek oldu; fakat bu yardımların son zamanlarda azalmaya başladığı da bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Bir coşkuyla yapılan yardımların sönmemesi adına bu tür faaliyetlerin artması için gereken destek ve teşvik sağlanmalı ve böylece psikolojik iyi oluş hali de pekiştirilmelidir.
  3. Günlük Rutine Dönün: Deprem, toplum olarak hepimizin bir gerçeği; ancak zihinsel ve duygusal gündemimizi sürekli aynı konularla meşgul etmek günlük hayatımızın da akışının bozulmasına yol açıyor. Aile, iş, eğitim ve sosyal hayattaki görevlerin bilincinde olmak ve yaşam akışı içindeki sorumlulukların yerine getirilmeye devam edilmesi kişinin ruh sağlığına pozitif etkiler sağlayacaktır.
  4. İletişimde Kalın: Kişinin üzüntüsünü, sevincini, korkusunu, heyecanını, fikirlerini ve daha pek çok duygu ve düşüncesini ifade etmesi ona psikolojik anlamda rahatlama sağlar. Ancak deprem gerçeği ile yeniden karşı karşıya kaldığımız bu zorlu süreçte iletişimde kalma ihtiyacımız daha da artıyor. Sevilen kişilerle duygu ve düşünce paylaşımında bulunmak, onlarla kaliteli vakit geçirmek afet sonrası yaşanan olumsuz duyguları hafifletmeye yardımcı olacaktır. Ancak deprem durumuna doğrudan maruz kalan bir kişi, olaya yönelik duygu ve düşüncelerini ifade etme konusunda isteksiz olabilir. Bir süre daha konuşma ihtiyacı hissetmeyen kişi, paylaşımda bulunma hususunda zorlanmamalı ve kendisini ifade etmek istediği zaman onun yanında olunacağı belirtilmelidir.
  5. Gündemi Yeterince Takip Edin: Deprem sonrası medyanın aşırı kullanımı neticesinde sürekli olarak deprem haber ve görüntülerine maruz kalmak, kişinin korku ve panik gibi duygu durumlarını yoğun yaşamasına sebep olabilir. Yine gündemden oldukça uzak kalmak,deprem gerçeğinden kaçınmak, hiçbir şey olmamış gibi davranmak da kişinin duyarsızlaşma yaşamasına ve afete yönelik beslediği korku, kaygı gibi duyguları bastırmasına sebep olabilir. Her iki durumda da kişi, depreme yönelik duygu ve düşüncelerini yönetmekte zorluk yaşayacak ve sağlıklı iletişim engellenecektir. Bu nedenle afet sonrası güncel gelişmeler yeterince takip edilmeli, gereken maddi ve manevi destek verilmeli ve bir yandan da günlük rutinlerin devamı sağlanmalıdır.
  6. Kendinize Zaman Tanıyın: Deprem sonrasında her birimiz doğrudan ya da dolaylı olarak duygusal anlamda etkilenme yaşadık. Kimimiz deprem gerçeğiyle bire bir temas halinde oldu, kayıplar yaşadı, derin üzüntü, kaygı ve çaresizlik hissi içinde oldu. Kimimiz de bu afetten dolaylı olarak etkilendi, zor durumda olan insanların kederine şahit oldu medyadan. Ama her ne şekilde olursa olsun toplumca travmatik bir dönemden geçiyoruz. Öfke, korku, suçluluk, kaygı, üzüntü gibi duyguları yoğun olarak yaşadığımız bir evredeyiz. Böyle zorlu bir süreçte bu tür duyguların hissedilmesi gayet normal bir durumdur; çünkü ağır bir gerçekle yüzleştik. Hissettiğimiz acı ve bunun beraberinde getirdiği etkiler bir süre daha devam edecek. Bu sebeple kendinize zaman tanıyın ve tekrar iyi hissedebilmenin bir süreçten geçtiğini hatırlayarak sosyal çevrenizle bağlantıda kalın. Dertleşin, anlatın, korku ve üzüntünüzü ifade edin, sevdiklerinize sarılın, içinizden geldiğinde ağlayın. Duygularınızı bastırmayın ki rahatlayın. Öz bakımınızı ve sağlığınızı ihmal etmeyin. İyi oluşunuzu destekleyin. Ayağa kalkabilin ki başkalarına destek olmak için kendinizde güç bulun.
  7. Gerektiğinde Uzman Desteği Alın: Deprem sonrası yaşadığınız korku, kaygı, üzüntü, endişe gibi duygular aylar geçmesine rağmen hala devam ediyorsa ve günlük yaşamınızda buna bağlı olarak aksamalar gerçekleşiyorsa mutlaka bir uzmandan destek alın. Unutmayın ki herkes acısını kendisine göre yaşar ve her bireyin aynı olay karşısında gösterdiği duygusal tepkiler farklıdır. Duygu durumunuzun farkında olun ve iyi hissedebilmek için adım atın.

DEPREM SONRASI ÇOCUKLARA NASIL DAVRANMALIYIZ?

Deprem sonrası çocuklara yaklaşım, onların psikolojik ve sosyal gelişimi için büyük önem taşır. Bu süreçte;

  • Çocukların duygu düşüncelerini dinleyin. Sordukları sorulara açık ve net bir şekilde cevap verin. Ancak konuşmak istemiyorsa zorlamayın.
  • Çocukları ölüm gerçeğinden uzaklaştırmayın. Depreme yönelik yayınları psikolojisine zarar vermeden belirli ölçüde izlemesine izin verin. Afete ilişkin sorduğu soruları onun anlayacağı bir dille, mantıklı ve paniğe yol açmayacak şekilde cevaplayın. Deprem konusunda birey olarak alınabilecek önlemlerden bahsederek çocuğun doğal afet gerçeğini kabullenmesini sağlayın. Ölümün hayatın bir parçası olduğunu yansıtarak çocukların zor durumlara uyum sağlama ve bu durumların üstesinden gelme becerilerini artırmasına destek olun.
  • Yetişkin olarak çocuğun dayanıklılık ve uyum sağlama gücüne inandığınızı ona yansıtın. Çocuğunuzun güçlü yönlerine vurgu yapın.
  • Çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etme fırsatı oluşturun. Çizim, oyun, yazı veya müzik yoluyla duygu ve düşünce paylaşımı yapmasını destekleyin. Çocuğun kendini ifade etmesini farklı iletişim kanallarından ve sanatsal aktivitelerden yararlanarak kolaylaştırın ve paylaşımda bulunma konusunda ona cesaret verin. Çocuğun akranlarıyla iletişimde olmasını sağlayın, böylece kendisiyle benzer duyguları yaşayan arkadaşlarını görerek yalnız olmadığını anlayacaktır.
  • Öğretmen ve ebeveynler, yaşanan doğal afet sonucu neler hissedip düşündüklerini ifade ederek çocuğa duygu ve düşünce paylaşımı yapma konusunda model olabilirler. Çok ayrıntıya girmeden konuya yönelik yaşanan deneyimler ifade edilerek iletişim süreci desteklenebilir.
  • Çocukların kendini güvende hissedebilmesi adına okulda veya evde güvenli yer çalışması yapılabilir. Çocuğun sessiz bir ortamda gözlerini kapatarak kendini rahat ve güvende hissedebileceği bir yer hayal etmesi istenebilir. Zihninde oluşturduğu bu yeri, birkaç dakika boyunca ayrıntılarıyla düşünmesi sağlanarak kendisini korkulu ve endişeli hissettiği anlarda bu güvenli yeri hatırlaması söylenebilir. Böylece çocuğun olumsuz duygu durumları hafifletilerek kendini güvende hissetmesi sağlanabilir.
  • Çocukların olumlu davranışlarını takdir edin. Örneğin; bu süreçte harçlıklarının bir kısmı ile depremzede vatandaşlara yardım etmelerini sağlayabilir ve bu olumlu davranışı takdir edebilirsiniz. Böylece paylaşım ve empati duygusunu da artırmış olursunuz.
  • Bu süreçte çocuklara olması gerekenden biraz daha fazla ilgi ve şefkat göstermek yararlı olacaktır.
  • Depremzedelere maddi manevi destek olmak, çocuklara da olumlu örnek olacaktır.
  • Çocuklara,eğer sınıflarına deprem bölgelerinden misafir arkadaşlar geldiyse onlarla nasıl iletişim kuracakları anlatılmalıdır. Misafir arkadaşlarına depremle ilgili çok soru sormamaları, onlarla sağlıklı iletişim kurmaları, gerçekleştirdikleri aktivitelere yeni gelen arkadaşlarını da katmaları konusunda gereken bilgilendirme yapılmalıdır.

Deprem, hepimizin son zamanlarda yeniden yüzleştiği acı bir durum. Toplum olarak bu afetin duygusal sonuçlarını hissediyoruz. Her konuda olduğu gibi yaşanan bu tatsız olayda da herkes, kendi içsel dünyasına göre farklı düzeyde duygusal ve düşünsel etkilenmeler yaşadı. Kimisi tarif edilemez bir keder içine girdi, kimisi gündemden uzak kalmak istedi ve hayatına devam etti, kimisi acısını yaşadı ve yeniden ayağa kalkabildi… Ama herkes bir şekilde etkilendi. Bu zorlu süreçte yaşadığımız acıyı inkar etmeden iletişim kanallarımızı açık tutmak, sevdiğimiz kişilerle kaliteli vakit geçirmek, onlarla dertleşerek duygu ve düşünce paylaşımında bulunmak, depremzedelerin hala yardıma ihtiyacı olduğunu hatırlayarak onlara maddi ve manevi destekte bulunmak, bir yandan da günlük rutinlerimize devam ederek kişisel bakımımıza ve sağlığımıza dikkat etmek, bir yetişkin olarak her türlü davranışımızla bu süreçte de çocuklara örnek olmak, psikolojik sağlamlığımızı artırarak geleceğe umutla bakmamıza destek olacaktır.

Begüm Vural
Psikolojik Danışman

Sevmek mi Sevilmek mi

Önceki makale

Abdülhamid Han

Sonraki makale

Yazarın Diğer Yazıları

Yorum

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha Fazla Psikoloji